Şeker Portakalı, Jose Mauro De Vasconcelos tarafından 1968 yılında, Latin Amerika Edebiyatının saf dili ile kaleme alınmış 200 sayfalık, klasikler arasına girmiş bir çocuk romanı, ancak Şeker Portakalı’nın çocuk kahramanı Zeze aslında sadece çocukların değil, yetişkinlerin de kalbinde taht kurmuş durumda. Bu nedenle de çok satan kitapların 4. sırasındaki yerini kimselere kaptırmıyor.

Olayların çok saf ve yalın bir dil ile anlatıldığı Şeker Portakalı, Latin Amerika edebiyatının en iyi örnekleri arasında yer alırken, Zeze’nin hüzün yüklü hikayesinin anlatıldığı bu romanı okumayan çocukta bir eksik olduğu düşünülüyor. Ve ne ilginçtir ki her öğretmen, Şeker Portakalı’nı öğrencilerine ya okutuyor; ya da onlara hediye ederek okumalarını sağlıyor. Bu açıdan bakınca da aslında Jose Mauro De Vasconcelos’un kaleme aldığı Şeker Portakalı müfredatın bir parçası gibi duruyor…

Şeker Portakalı Konusu

Çok satan kitaplar listesinin dördüncü sırasında yer alan Şeker Portakalı’nın küçük kahramanı Zeze aslında çok yaramaz bir çocuk ve yaşadıkları mahallede herkes ona Şeytan olarak hitap ediyor. Ancak öğretmeni Zeze’nin tam bir Melek olduğunu düşünüyor. Yokluk ve acı içerisinde yoğrulan ve hayatın bu şekilde devam edeceğini kabullenerek yaşamını buna göre sürdüren Zeze, aslında gerçek acının ne olduğunu hiç bilmiyor.

Gün gelip yaşadıkları evden taşınmak zorunda kaldıklarında bu durum Zeze’yi çok üzüyor. Ancak taşındıkları evin bahçesinde bulunan şeker portakalı fidanını kendisine en yakın arkadaş yaptığında taşınmanın hüznünden kurtuluyor. Bu noktadan sonra da hayatında gerçekleştirmek istediği en ciddi yaramazlığı yapıyor. Ve bunun sonucunda mahallede yaşayan Portekiz’li adamdan ciddi anlamda dayak yiyor.

Yediği dayak önceleri Zeze’nin canını çok acıtıyor. Ancak sonrasında Portekiz’li adamla çok yakın bir bağ kuruyorlar ve aralarında bir baba oğul ilişkisi kuruluyor. Daha sonra bu adam ile yaşanan acı ise Zeze’nin hayatında bir dönüm noktası oluyor ve gerçek acının ne olduğunu tam olarak bu andan sonra öğreniyor…

Corona virüs günlerinde okullarından uzaklaşan; yeteri kadar sosyalleşememeleri dolayısı ile psikolojileri bozulan çocukların, evde yapılabilecek aktiviteler arasında yer alan kitap okumaya, öğretmenleri tarafından yönlendirilemiyorlarsa aileleri tarafından yöneltilmeleri gerekiyor ve tabi ki aileler de bunu, çocukların sevebileceği kitapları onlara armağan ederek rahatlıkla yapabilirler.   Çok satan kitaplar listesinin dördüncü sırasında yer alan Şeker Portakalı da aslında bunun aileler tarafından yapıldığının en açık göstergelerinden biri.

Yayınlanma tarihi 1968 yılına uzanan ve sadece belirli bir yaş grubuna hitap eden Şeker Portakalı’nın ne denli başarılı bir kitap olduğunu anlatmak için muhtemelen daha fazla söze gerek yok…